7.07.2012

Yağmurcu


bir yağmur mevsimi sevişmeliyiz seninle
o kapkara
o delinmiş gökkubbenin altında
çılgınlar gibi
ıslak çimenlerin üstünde boyluboyunca

yağmur altında saatlerce günlerce
hep benim olmalısın böyle serin, böyle soğuk
baksana çıplak atlar üşüyor mu
ne boyunlarında atkı
ne üstlerinde yağmurluk

bir yaz elbisesi giy
öyle gel benimle yağmur altına
ayakların çamurlu
elbise tenine yapışmış olsun
hep böyle kadın
hep böyle istekli
ve gözyaşların yağmurla ıslanmış olsun.


Ümit Yaşar Oğuzcan

17.06.2012

ayrılığı sileceğim eylüllerden


işte yine
o bildik sancıları peydahlıyor gece
yine düştü gözlerin göz bebeklerime
sarı bir yalnızlık bürüyor içimi
bilinçsizce sıkıyorum
hasret tüten ellerimi
dışarısı mehtaplı bir
lacivert sessizliği ...
inan bana sevgili,
sensiz geçen her saniye
kitaba orta yerinden başlamak gibi...
 
bir sigara sarıyorum geceye
gökyüzüne bakıyorum,
gökyüzüne bakıyorsun
sokağını görüyorum,
sokağımı görüyorsun
gözlerin oluyorum,
gözlerim oluyorsun
ve aklımdan hiç çıkmıyorsun...

bir gelsen, bir gelsem...
bitecek bu hallerim,
bu müptela nöbetlerim,
bu paslı nefeslerim
ikincisine kavuşacak
ayaklarım, ellerim
bir gelsen, bir gelsem...
caddelerde haykıracak
tek celselik beraatim
kimliğini giyecek yeniden
şu ruhsuz tenim
bildiğin gibi değil sevgili
böyle anlarda
sana kurulmuş bir saat gibiyim...

gençliğimi indiriyorum usulca
tozlu tavan arasından
yıllara sövüyorum, seni saklayan
haritalara kızıyorum, bizi parçalayan
derken,
bir karanfil bırakıyorsun avuçlarıma
mevsimlerce uzağımdan...

bir gelsem, bir gelsen
sessizliğim dönecek
gittiği sürgünlerden
bir gelsem, bir gelsen
sağanak boşalacak
ertelediğim gülüşlerden,
bir gelsem, bir gelsen !
ayrılığı sileceğim eylüllerden...


Şafak Yolcu

14.06.2012

bazen aşk gider


Bazen aşk gider ...
günler geçer ardından
Ve aylar ,bazen de yıllar
Bebekler büyür, İnsanlar yaşlanır
İnsanlar ölür ...
eşyalar eskir, kurur ağaçlar
Sokakların adı degişir
Anılar belleğin acımazsızlıgına teslim olur
Sevilen unutur, Seven yanar

Bazen aşk gider
Ve hayat da gider onun peşinden
Sen terk edildigin yerde
öylece kalakalırsın
Bir sabah uyanırsın ki,
gözünü açtıgın ömür
senin ömrün degildir
Aynada tek parça görünen bedenin,
aslında lime limedir...
Nefes diye içine çektigin,
parçalanmış aşkının cam kırıklarıdır
Her sabah ölmeyip,
neden uyandıgına lanet edersin



Bazen aşk gider...
Önünde bir kadeh rakı,
küllükte bir ölüm dolusu izmarit
öylece baka kalırsın arkasından...
Kulagın ,
hiç çalmayacak olan telefondadır
Zaman dursun,
saatler hiç geçmesin istersin



''Tanrım n'olur gerçek olmasın,
n'olur güneş dogmadan geri dönsün
teninde başka tenin kokusunu getirse bile
dönsün yeter ki,
hiçbirşey sormam ona,
bu geceyi hiç yaşanmamış sayarım,
unuturum,yeter ki aşık olmasın''
İçinde durmaksızın çıglık atar dualar
Ama bazen aşk gider
ve o çaresizce yalvardıgın
Tanrı bile gider peşinden

Sonra sabah olur
Güneş dogar
Aşkın gelmez bir türlü
Bir gecede degişir ömrün
O bir türlü
inanmak istemedigin kader
seninle alay eder gibidir
Ömrünü adadıgın
yıllarını önüne serdigin aşkın
bir gecede bir başka hayata
karışmıştır bile
Bir gecede
bir başkasının aşkı olmuştur
İnanamazsın !

Bazen aşk gider...
Ve sen yıllardır
içinde yaşadıgın yürekten
valizler dolusu anılarla
kendi yanlızlıgına taşınırsın
Elin varmaya varmaya
boşaltırsın dolapları...
Çekmeceden çıkan her giysi parçası
onunla geçirdigin anların
tarihiyle agırlaştıkça agırlasır...
Onun kollarında geceler boyu
cennet uykularına karıştıgın yatak
sen giderken
utancından bakamaz yüzüne...

Dogmamış bebegin
yerine koyup büyüttügün
cam önündeki menekşe,
yapraklarına kondurdugun
veda öpücügüyle büker boynunu
Valizlerini kapı önüne yıgıp,
yüzün sırılsıklam,
son bir sigara için yıgılırsın koltuga
Gidiyorsundur işte ...
Aşkını kendi ellerinle
bir aşka teslim edip .
Ömrünü onun ömrüne,
hayallerini onun hayallerine,
sevdanı onun sevdasına ekleyip ...

Bazen aşk gider
Ve adresi degişir evinin
Sesinin tonu degişir
Yüzünün rengi,Yatagının sıcaklıgı,
Yedigin yemegin tadı,
Uykuların degişir
Ve rüyaların...

Her akşam açıp girdigin kapıdan
başka bir sevda giriyordur  artık
Hergün oturdugun koltukta
o bakmaya doyamadıgın
gözlerin ışıgında
başka bir sevda oturuyordur şimdi
Yıllardır evinde agırladıgın,
masalarına konuk oldugun,
hayatlarını paylaştıgın dostlarının
kahkahaları arasına
bir başka ses karışıyordur artık...
Senin gölgene alışık duvarlar bile
çoktan kabullenmişlerdir yoklugunu
Her gece uyudugun yastıga
bir başka sevda
kokusunu bırakıyordur
O öpmeye kıyamadıgın dudaklarda
başka sevdanın adı
Aşkının o tek cennet bildigin
uykularında bile
başka sevdanın rüyaları


Bazen aşk gider
Ve anılar da gider peşinden









Siz hiç yüreginize
sıgdıramadıgınız aşkınızı
bir başka aşk için
aglarken gördünüz mü?
Ben gördüm!
Kör oldu gözlerim onunla
sevdasına aglamaktan
Bir alev topu gibi
onun için çıglık çıglık yanarken,

siz hiç aşkınızın önünde diz çöktüp
'Bu kadar seviyorsan ,
sakın bırakma onu,
sana kıyamam n'olur git'
diye yalvardınız mı?
Onun bir başkasının kollarında düşünürken
siz hiç geceler boyu
aklınızı kaçırmamak için
kendi kendinize bagırdınız mı:
'Unut onu,unut onu,unut onu,unut yada öl !

İçinizdeki o durmak bilmeyen yangının
acısını bastırsın diye
kanatıncaya kadar
bileklerinizi ısırdınız mı?
Gözyaşları içinde yastıgınıza gömülüp,
her Tanrıya sıgınmak istediginizde,
artık başka bir yürege
sevdalı olan aşkınızı
ondan geri istemekten utanıp,
dua etmekten vazgeçtiginiz oldu mu hiç?

Siz hiç yana yana sevdiginiz
bir sevgilinin yoluna
gençliginizi serip,
kalbinizi serip, ömrünüzü serip
güle güle başka bir aşka ugurladınız mı?

Bazen aşk gider ...
Ama ölüm gelmez bir türlü...
Ne yapsanız da öfke duyamazsınız,
giderken bir kibrit aleviyle
ateşe verdigi ömrünün alevleri içinde
eriyip giden yüzünüze,
silinip giden kokunuza,
kül olan yüreginize
dönüp bir kez bakmayan o sevdanıza...
Anlarsınız,asktır bu,
öfkeyi bir türlü yurduna kabul etmeyen
Vefasız bir unutuşa kurban olsa da
solup,yitmeyen
Hayattan soğutup,size ölümü özleten
Ölü bir bedende canlı kalmakta direnen
Anlarsınız aşktır bu

Bazen aşk gider ...
Günler geçer ardından
Ve aylar
Bazen de yıllar ...
Bebekler büyür, İnsanlar yaşlanır
İnsanlar ölür...
Eşyalar eskir,Evler yıkılır
Kurur agaçlar ,Sokakların adı degişir...
Anılar belleğin acımasızlığına
teslim olur
Sevilen unutur ,Seven yanar

BAZEN AŞK GİDER
YADA SİZ GİTTİGİNİ SANIRSINIZ




cezmi ersöz


12.06.2012

masal



Masal
Ne zaman yüzüne baksam
yalnızlığın o mutlu gerilimi


O öksüz göl hızla derinleşir
biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek, 
bu öyle bir yeşil


Ne zaman gözlerinin içine baksam, 
biliyorum
ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal
bense yüreğimin bu hallerinden 
korkar, kalırım
bir hız trenine bindirilmiş 
küçük bir çocuk gibi
geçip giden yüzlerine bakar kalırım


Ömrün kısalığı çarpar camlara
ateş hızla yayılır içerilere


Akşam olur, evler dolar boşalır
acıyla erir, yüzüne aşık çocuk


Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum
İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal.


Cezmi Ersöz 

ayrılığın faili aşk

9.06.2012

erkekler de ağlar


Kederler vardır yağlı bir ilmek gibi
Dolanır boynumuza kör gecelerde.
Bir boşlukta durmadan sallanır insan
Ki ağlamak son çaredir o yerde.


Gözyaşı... O ilk isyanı çocukluğumuzun
Bir nehrin yatağından ilk taşması,
Yaşamak, sele boğulması arzuların
Ve nehirlerin sonunda bir denize karışması


Ölür zamanla anılar, dostlar, sevgiler
Bir yürek ne kadar dayanır bu özleme?
Çalgılar çalmaz olur, şarkılar biter


O yer son çizgidir erkekte direnmenin,
Son gülüş de uçar gider dudaklarından
Bir damla yaş süzülür solgun yanaklarından.
    
Ümit Yaşar Oğuzcan 


19.02.2012

bakışlarım nem kokuyor



Satır Aralarında Gizliyorum Birikmiş Pişmanlığımı...
En İçli Ağıtlara Yaslanıyorum...
Bakışlarım Nem Kokuyor....
Rutubetli... Siyaha Boyanmış...
Günceme Siyah Düşler Bulanıyor...
Karanlık Hırpalıyor Ruhumu...
Sözlerim düşüyor
gözlerim susuyor
Ey Yar!
SUSACAKLARIM VAR SANA...
DUYMA BENİ....



paskalyam dan alıntı

25.11.2011

Uyanma diye


Uyanma diye 
açık pencereden içeri koşan sesleri yuttum
Şafak söktükçe ben diktim
Dimdiktim
Eğilmedim
Uyansan belki gidecektin
Caddelerde canhıraş kamyon sesleri
Caddelerden kırık farları topladım
Yoksa uyanacaktın
Yaz sıcağında tavla şakırtıları
Kulağından kırık zarları topladım
Bir vakit yastığından saçların aktı
Ak değil karaydı
Uçları kırıktı
Dallarındı
Kırılmış dal uçlarında sabahladım
Uyanma diye
Sayıklamalarını ayıkladım
Sesli harfleri çıkardım
Seslerini kulağına yasakladım
Duysan belki uyanacaktın
Sana bir şiir yaz'dım
Bir şiir sonbahar
Yanında kal'dım
Uykunda firar
Uyanma diye
Gökyüzünden en parlaklarını çaldım
Gecene uzak yıldızlar kaydırdım
Uyanma diye uyanmaları içime sakladım
Sabah ezanlarını senden kaçırdım
Yüzüne baktım
Yüzsüzlüğümden utandım
Derin uykuna düştüm
Rüyana masal
Boyundan geceye düştü yastık
Ellerimle saçlarına yas'tık
Sayamadım kaçtık
Geceyi sana yazdık
Ölme diye nefesini dinledim
Sen aldın ben verdim
Ben verdim sen aldın
Yoksa uyuduğumu sanacaktın
Uyanma diye ben öldüm
Ölmezsem uyanacaktın

Kahraman Tazeoğlu

5.11.2011

sevdalara dair /Eğer


O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa 
tanıklık etmiş olmasalardı eğer! !



Can Yücel